Bilgisayar Nedir?
Bilgisayarın tanımı çeşitli şekillerde yapılabilir:
·
Bir veriyi giriş birimleri aracılığı ile
alıp, üzerinde gerekli aritmetik ve mantık işlemlerini yaparak, sonucu
çıkış birimleri üzerinde veren elektronik bir araçtır.
·
Bilgisayar gerek sayısal gerekse alfabetik
verileri işleyen elektronik bir aygıttır.
·
Bilgisayar, verileri belirli bir program mantığı
içinde okuyarak, onları kendi anlayabileceği bir dile çeviren ve sonuçları
kullanıcıya sunan, ayrıca verileri saklayabilen ve belleğinde tutabilen
elektronik bir araçtır.
Bilgisayarlar:
·
Kendilerine verilen verileri alır, verilen
komutları izleyerek bu verileri bilgi oluşturacak şekilde işlerler.
·
Çok miktardaki veriyi kısa sürede işleyebilir ve
çok fazla miktarda bilgiyi unutmadan saklayabilirler.
·
Aritmetik ve mantık işlemlerini son derece hızlı
yapabilirler.
·
İnsan tarafından yapılan iş ve işlemlerin
yapılmasını kolaylaştırırlar ve yaptıkları işlemleri hızlı, güvenli ve hatasız
yaparlar.
Günümüzden yaklaşık 30 yıl kadar önce Dartmouth Kolejinde
Dr. John Kemeny “Gelecekte bilgisayar
kullanmayı bilmek okuma ve yazmayı bilmek kadar önemli olacak” dediğinde hiç de
haksız sayılmazdı. O zamanlar böyle bir
konuşmayı kimse önemsememişti. Bilgisayarı olan çok az kişi bulunmaktaydı. Bilgisayarlar yalnızca, bilim adamları
tarafından, devlet kuruluşları ve büyük şirketler gibi kapsamlı rapor ve
hesaplama gerektiren geniş yapılanmalarda kullanılmaktaydı.
Özellikle 1994’ten beri hızla yayılmakta olan bilgisayar
kullanımı, artık isteyen her bireyin evinden dünyanın her yerindeki bilgiye
kolayca ulaşabileceği bir konuma gelmiştir.
Günümüzde bilgisayarlar mektup yazma, hesaplamalar yapma, ilk ve orta
öğrenimde öğrenme ve öğretmeyi destekleme, üniversitelerde araştırma yapma vb.
gibi amaçlarla yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kısacası günümüzde bilgisayarın yaygın ve etkin bir şekilde
kullanımı bilgisayar kullanımında bilgi ve beceri kazanmayı bireyler için bir
zorunluluk haline getirmektedir. Bu
metinde ilk olarak bilgisayarların yapısı ve tarihçesi hakkında genel bilgiler
verilecek, daha sonra da bilgisayarın birimleri ele alınacaktır.
Veri, Bilgi ve Bilgi İşleme:
Zaman zaman birbirleriyle karıştırılan ve birbirlerinin
yerine kullanılan bu kavramları şu şekilde tanımlayabiliriz:
Veri, bilgi üretmek amacı
ile bilgisayar üzerinde işlemek üzere kullanılan rakamlar ve sözcüklerdir.
Bilgi, verinin işlenerek
kullanıcı tarafından kullanılabilir bir şekle getirilmiş halidir.
Bilgi işlem, verinin
bilgisayarda işlenerek bilgi üretilmesi işlemidir.
BİLGİSAYARLAR NE YAPAR?
A- Bilgisayara veri girilir.
·
Veri metin olarak girilebilir (Klavye, fare,
tarayıcı vb. gibi yollarla).
·
Daha önce girilip saklanmış olan veri diskten
okunabilir.
·
İnsan sesini algılayan ve bilgisayara
girilmesini sağlayan bir modül kullanılabilir.
·
Telefon hattı ile numerik veri girilebilir.
·
Grafik tarayıcıları ya da video kamera ile resim
girilebilir.
·
Filmler ekranda görüntülenebilir.
B- Veriler bilgi üretmek üzere işlenir.
·
Bilgi düzenlenir ve işlenir.
C- Bilgi kullanıcıya sunulur.
·
Veriler çıktı olarak ekranda görüntülenir.
·
Veriler çıktı olarak bir yazıcıdan
alınabilir.
·
Veriler bir çiziciden (plotter) grafik veya
şekil olarak alınabilir.
BİLGİSAYARLARIN SINIFLANDIRILMASI
Süper Bilgisayarlar (Supercomputers):
En büyük bilgisayarlara süper-bilgisayar adı
verilmektedir. Son derece geniş bilgi
işleme ihtiyacını karşılamak için özel olarak üretilirler. Super bilgisayarların bir çoğu devlet
kuruluşları, araştırma enstitüleri ve bazı büyük şirketlerin elindedir.
Ana Bilgisayarlar
(Mainframe):
Bilgisayarların ikinci ve en uzun süredir kullanılan boyutu
ana-bilgisayarlardır. Ana bilgisayarlar
1970’lere kadar bilgisayar endüstrisinin temel ürünü olmuştur. Ana bilgisayarlar aynı anda bir çok kişi
tarafından kullanılabildiğinden, büyük şirketlerde gerekli olan çok kullanıcılı
bilgisayar ortamının oluşmasına yardımcı olurlar.
Mini Bilgisayarlar
(Minicomputer):
Mini bilgisayarlar da ana bilgisayarlar gibi aynı anda bir
çok kişi tarafından kullanılabilirler ancak diğerlerinden daha
küçüktürler. Aslında mini
bilgisayarların gücü arttıkça değişik boyutlardaki bilgisayarlar arasındaki
çizgi belirsizleşiyor. 1977 yılında
Digital isimli şirket tarafından geliştirilen VAX bu tür bilgisayarlara örnektir.
Mikro Bilgisayarlar
(Microcomputer):
Mikro bilgisayarlar veya diğer adıyla kişisel bilgisayarlar
her biçim ve her boyutta üretilmektedirler.
İlk kişisel bilgisayarlar 1977 yılında piyasaya sürüldü. Bu şekilde çok geniş bir kullanım alanına sahip
olan bilgisayarlar (ticari, eğitim,
araştırma vb. alanlarda) en son olarak İnternet teknolojilerindeki gelişmelere
paralel olarak günlük yaşamımızda bilgiyi ayağımıza getiren bir konuma gelmiş
bulunmaktadırlar. Özellikle 1990’lı
yıllardan sonra mikro bilgisayarlar boyut olarak daha küçük, daha hızlı ve daha
güçlü olmaya başladılar.
BİLGİSAYARLARIN GELİŞİMİ
Bilgisayarların gelişiminde ilk aşama hesap makinalarının
geliştirilmesi olmuştur. Sonrasında
vakum tüplerinin geliştirilmesi, transistörün keşfi ve tümdevre teknolojisinin
(slikon işlemci) geliştirilmesi bilgisayarlarda bugünkü teknolojilerin
yaratılmasını sağlamıştır.
Bilgisayarların gelişimi:
·
Mekanik Bilgisayarlar
·
Elektromekanik Bilgisayarlar
·
Elektronik Bilgisayarlar
·
Birinci Kuşak (1942—1956)
·
İkinci Kuşak (1956—1963)
·
Üçüncü Kuşak (1964—1971)
·
Dördüncü ve Beşinci Kuşak (1971— …)
Mekanik Bilgisayarlar:
Abaküs: M.Ö. 2600
yıllarında Çin’de geliştirilen “abaküs” hareketli parçalara sahip bilinen ilk
hesap makinasıdır. Arap sayılarının ve sıfır
kavramının geliştirilmesi tarih öncelerine gider. Abaküs halen dünyanın değişik bölgelerinde
kullanılmaktadır. Hesap makinaları,
teknolojideki gelişmeler sonunda giderek karmaşık bir yapıya sahip
olmuşlardır.
Napier Çubukları: Logaritmanın bulucularından biri olan
matematikçi John Napier Edinburgh’un 1617 yılında logaritma çubukları çarpma
işleminin yapılmasında kullanıldı.
Mühendislikte yaygın olarak kullanılmakta olan hesap cetvelleri temelde
bu prensibi kullanır.
Pascaline: Fransız
filozof ve matematikçi olan Blaise Pascal tarihte hesap makinasının bulunuşunun
mal edildiği kişi olarak bilinir.
Matematikçi Pascal vergi dairesinde çalışan babasına yardımcı olması
için 1649 yılında Pascaline adı verilen ve toplama, çıkarma yapabilen bir makina
tasarlamıştır. Ancak bu makina pahalı
olduğu için ticari açıdan başarılı olamamıştır.
Leibniz
Hesap Makinası: Pascal’ın
hesap makinaları üzerindeki çalışmalarını devam ettiren Leibniz 1671 yılında
sayıları çarpabilen bir makina tasarlamıştır.
Ancak o zamanın mekanik teknolojisindeki yetersizlikler
yüzünden bu çalışmaları temel alan endüstriyel tasarımlar sonraki yüzyıla kadar
geliştirilememiştir.
Elektrik Akımı ve Delgi Kartları:
Elektrik akımının 1786 yılında Galvani tarafından bulunmasından sonra delgi
kartları ile çalışan ilk dokuma tezgâhı yapılmıştır.
Analitik Makina: İngiliz
Charles Babbage logaritmik tabloları hesaplayıp basan bir hesap makinası
fikrini ortaya atmıştır. Babbage’nin bir
projesi olan “Analitik Makina” çok haneli sayıları büyük doğrulukla çarpabilen
ve bölebilen genel amaçlı bir hesaplama aygıtıydı. Bu aygıtta sayılar delikli kartlardan
okunacak ve sonuçlar sonraki hesaplamalar için başka bir kart grubuna
yerleştirilecekti. Babbage projesiyle
ilgili gerekli desteği bulamayınca Analitik Makinayı tamamlayamadı. Analitik Makina hiç tamamlanamadı ancak
Babbage’nin tasarımı modern bilgisayarların ataları oldu.
Ada Augusto Lovalace (İlk
Bilgisayar Programcısı): İngiliz
şairi Lord Byron’un kızı olan Ada Lovelace analitik makinasının kullanımının
sağlanan koşula göre farklı bir karttaki komut çizgisini gerçekleştiren kart
sistemine dayalı olmasını savunmuştur.
Ayrıca Bernouli sayılarını hesaplayan bir program geliştirmiştir.
Boolean Cebiri — Bilişim
Teorisinin Temeli: Boolean,
sembolik mantık adı verilen bir fikir ile cümleleri sembollerle kısaltarak
belirli doğruları matematiksel formüllerle ortaya çıkarabilen bir sistem
geliştirmiştir. Modern bilgisayarlar,
Boole’un çalışmalarıyla sağlanmış olan ikili mantığı, yani mantıksal kararlar
verirken ikili değerlerin kullanılması (değişkenler ikili değerlerden yalnızca
biri olabilmekte, örneğin doğru/yanlış, evet/hayır ve açık/kapalı) yolunu
kullanır. Bu fikir günümüzde
bilgisayarların hesapladığı enformasyon formlarının temelini
oluşturmuştur.
Daktilo: 1867 Yılında Christpher Sholes bilgisayar klavyesinin
atası olan daktiloyu geliştirmiştir.
Elektromekanik Bilgisayarlar:
A.B.D.’de ilk nüfus sayımının 1880’de 7 yıl gibi uzun
bir sürede tamamlanmasının ardından
dizgi kartlarının bu işte nasıl kullanılabileceği düşünülmüştür. 1890 Yılında yapılan nüfus sayımında
Hollerith’in geliştirdiği delikli kart sistemi bu işte kullanılmaya
başlanmıştır. Bu sistemde iğneler
deliklerden geçerken oluşan elektriksel akımla her delik için sayaç
artmaktadır. Bu çalışma sistemi ile 1890
nüfus sayımı öncekine göre daha kısa sürede tamamlanmıştır. Hollerith’in sistemi başarılı olunca işini
bir şirkete dönüştürmüştür. Daha
sonraları el değiştiren ve iki şirketle birleşen bu şirket (1924 yılında) isim
değiştirerek IBM (International Business Machine) ismini almıştır.
Elektronik Bilgisayarlar:
Bilgisayarların ve bilgisayar teknolojisinin İkinci Dünya
Savaşında kullanıldığı yıllarda Howard Aiken adlı bir Harvard mühendisi 1944
yılında Mark I olarak ta bilinen “Harvard—IBM Otomatik Sıralı Hesap Makinası”nı
geliştirdi. Mark I donanma için topçu
tabloları oluşturan bir elektronik hesap makinasıydı.
Bazı bilgisayar tarihçileri tarafından ilk işlevsel
elektronik bilgisayar olarak kabul edilen ENIAC (Electronic Numerical
Integration and Computer) 1943-1946 yılları arasında Pennsylvania
Üniversitesinden John Mauchly ve John Presper Eckert tarafından
geliştirildi. ABD ordusunun genel
ihtiyaçlarını karşılamak üzere ordunun verdiği destekle Mauchly ve Eckert
tarafından geliştirilen ENIAC’in 18.000 vakum tüpü vardı, 30 ton ağırlığındaydı
ve Mark I’den 1000 kat daha hızlıydı. Bu
bilgisayar sadece balistik problemlerin çözümü için tasarlanmıştı.
ENIAC’ı geliştiren ekip, ENIAC geliştirilirken fark edilen
eksikliklerin ve sorunların çözüme kavuşturulduğu, depolanmış programları
kullanabilen bir bilgisayar olan EDVAC (Electronic Discrete Variable Computer)
üzerinde çalışmalara başladılar. Ancak
daha bu proje tamamlanamadan Cambridge Üniversitesinden Maurice Wilkes (EDVAC
projesini ziyareti sırasında Mauchly ve Eckert’ten öğrendiklerinden
yararlanarak) , 1949 yılında ilk depolanmış program bilgisayarı olan EDSAC
(Electronic Delay Storage Automatic Calculator) isimli makinayı geliştirdi.
Atom bombasını geliştiren ve “Manhattan Project”
olarak bilinen ekibin üyelerinden birisi olan John von Neumann 1944 yılında
ENIAC projesini ziyaret eder. John von
Neumann, ENIAC’ın tasarımcıları olan Mauchly ve Eckert ile yaptığı
görüşmelerden sonra depolanmış program tekniğinin kuramını oluşturur ve bu
konuda yazdığı makalesinde (First Draft of a Report on the EDVAC) sayısal bir
bilgisayarın tasarımını anlatır.
John von Neumann’ın tasarladığı ve bilgisayar tasarımını
önemli ölçüde değiştiren bu bilgisayar beş temel kısımdan oluşmaktadır:
·
Bilgileri bilgisayara girmek için klavye gibi
bir girdi aygıtı
·
Programları ve veriyi tutacak bir bellek alanı
·
Hesaplamaları yapacak bir aritmetik birim
·
Program komutlarını ve veriyi bellek ile
aritmetik birim arasında taşıyacak bir kontrol birimi
·
Yazıcı gibi bir çıktı aygıtı
Maurice ve Eckert 1951 yılında ABD Nüfüs Bürosu (Census
Bureau) için UNIVAC isimli makinayı geliştirirler. UNIVAC, bilgisayar alanında bir sonraki adım
olan ticari bilgisayarların dönüm noktası olmuştur.
Birinci Kuşak Bilgisayarlar
(1942—1956)
1950’lerde yaratılan
bilgisayarların yapılarındaki en önemli belirleyici özellik, aktif eleman
olarak vakum tüplerinin kullanılmalarıydı.
Bu tüpler evlerde kullanılan ampullerin boyutlarındaydı ve çok fazla
miktarda enerji ve ısı harcamaktaydılar.
Bu bilgisayarların diğer bir özelliği ise veri ve programları ana
belleklerinde tutmaları idi (Örneğin: DEVAC, IBM 700 serisi gibi).
İkinci Kuşak Bilgisayarlar
(1956—1963)
Bu dönemin özelliği
bilgisayarlarda transistörün kullanılmasıdır.
Bu bilgisayarlar ortalama 10000 transistörü kapsamaktaydı ve vakum
tüplere göre daha ucuz, hızlı, küçük ve daha az enerji harcamaktaydılar.
Üçüncü Kuşak Bilgisayarlar
(1964—1971)
Slikon vadisinin doğuş yılları
olan 1970’lerde en önemli atılım entegre (tümleşik) devrelerin geliştirilmesi
idi. Binlerce devrenin tek bir slikon
yongaya sığdırılması bilgisayarların gücünün inanılmaz ölçüde artmasını
sağlamıştı. Bu bilgisayarların başlıca
üstünlükleri, düşük maliyet, yüksek güvenirlilik, küçük boyutluk, düşük enerji
ve hız sağlanması olmuştur.
Dördüncü Kuşak Bilgisayarlar (1971—
…)
Bu dönem, 1970’lerde
mikroişlemcilerin ve daha sonraları mikrobilgisayarların geliştirilmeleri ile
başlayan dönemdir. Günümüzde işlem
hızının artması ve daha karmaşık yazılımları destekleyecek belleğin
geliştirilmesi ile beşinci kuşak tartışmaları başlamıştır.
0 Yorumlar
Bizimle fikirlerinizi paylaşabilirsiniz.